Pazartesi, Haziran 29, 2009

Belkisi Yok Hayatın

Hayat, gerçeklikleri garip kılmaya calışıyor çeldirmeye calışıyor seni, beni , onu. Hayatı sen yapan neydi; dogruların , gercekliklerin ,yanılgıların ,taraflılıgın, çizgin herseyin hayatındı işte.Kimdik biz birbirimize bir hiçten öte. Adımlarımız olmasaydı ya da parmaklarımız...
Yazmaya , adım atmaya meyilli o organlarımız. Onların suçumuydu şimdi tüm bunlar?

Susuyorsun değil mi? İçten cevap vermek belkide en kolayı konuşabilen bizler için. Halbuki hiç sevmem susarak cevap vermeyi ki üzülemem de bunun için. Hayatın bi gizemi yoktu ki ben bulayım onu. Herşey bu kadar gerçekçiyken gizem mi aramalıydım? Ahmaklıktan öte birşey değil benim için. Yanıltmışım demek ki insanları eger bunun tersini düsündürdüysem veya beni tanıyamamışlar yeteri kadar.

Acı bir tebessüme mi dönüşmeli o güzellikler.
Yapma! Bu kadar ince düşünme denmeli,belki de böylesine anlam kaymalarına.Evet böylesine...
Evet böylesine inanmamalı, güvenmemeli, sevmemeli böylesini.
Böylesine; eyvallah demeli mi?

Hala meçhul mu?

Henüz

Çok güzel resimler cizmek isterdim, kimi zamansa karikatür çizmek ustalıkla. Kıskandım bunca zaman eli böyle hızlı çalışanları, yazanları da öyle... Hep bu noktada aklımın en işlek caddelerine bıraktım kendimi.


Sonra,

bir kız yürüyordu sokağın başında. Eliyle yavaşça çekti evin demir kapısını. Kulağına taktığı kulaklıklarıyla kimbilir hangi müzik ezgilerini mırıldanacaktı yol aldığı o güzel rugan ayakkabılarıyla. Çok severdi belki de bu ruganları. Kimbilir belki de bir hediyeydi ona güzel bir günden arta kalan...


Yanık tenine yakıştırdığı kahverengi elbisesinin tüllü kısımlarında ellerini dolaştırıyor , bu yolla rüzgarla başetmeye çalışıyordu.
Arada saçlarını savuruyordu rüzgara inat.Zeytin gibi gözlerine zeytin karası saçları inat eder gibiydiler. Ama bedeni buna aldırmıyordu, sakindi. Yüzüne inceden bir gülücük oturtmuştu, kimbilirlikler yaratıyordu kızın bu hali onu gören insanlarda. Birde hardalsarısı bir çantası vardı kızın. Bir başkasında bağırabilecek olan bu renk kızda uyumun adıydı. Çantasını omuzundan çaprazlamasına geçirmiş arada bir önüne bakarak yoluna devam ediyordu.


Sokağın sonuna gelmişti yavaştan. Onu bekleyen güzelliği farketmemişti henüz...

Kabarık Saçlı Bebek

Kanepemin üzerine attıgım mor saçlı bebeğe takıldı önce gözüm. Ne garipti Ankara saklıydı bu bebekte, üstelik benimkiler gibi kabarık saçları vardı. Belki o çekmişti beni, onun kabarık saçları. Şimdi benim kanepemde oturuyordu kabarık saçlarıyla. Hepsi birbirine baglı diye düşündürdü beni, biran herşey öyle olmalı diye aklımdan geçti. Mesela; bebegin yanından sarkan cd çaların kablosu... gözüm ona ilişti bakalım o beni nereye götürecekti. Ki onun beni bir yere götürecegi yoktu illa ki ben sürüklenmek istiyordum biryerlere. Üzerindeki cd ye ilişti gözüm, üzerinde ''MUTLU YILLAR'' yazıyordu. Ne de mutlu bir yıldı ya(!)... Gerçi hoş bu da iyiydi ama buna sürüklenmek gelmemişti içimden.


Derken odanın başka bir yanına kafamı çevirdim ve bu sefer gözüme senle çektirdigimiz o eglenceli fotograflarımız ilişti. Ne kadar acıydı şuan yüzümdeki tebessüm...Halbuki bu olusmazdı benim yüzümde bu fotograflara bakarken. Koca bir biz vardık cünkü biz.



Şimdi minik bir album elime nasıl geçti beni nereye götürdü bilmiyorum. Belki bir sokagın başındaki çekişmelerimizin sonundaki bir karede cebelleşmekte ,belki de çıglık çıglıga koşuşturdugumuz sokagın sonundaki sonundaki o sımsıcak kucaklaşmalarda kaldım...


Şimdi ise yazmak zor geldi. Nasıl devam ettirebilirim ki dedim biran ama bir de baktım zaten devam ediyormuş. Ne kadar garip derken aslında hiç te garip olmadıgını farkediyor insan.Neden özlemedim acaba seni... şuan, bu vakit? Demekki otobüs yolcu kapasitesini doldurmuş yer kalmamış özleme.

Eh kabarık saçlı bebek hepsi senin suçun.

Cumartesi, Haziran 27, 2009

Son Yudumun Hesabı Yoktur

katıksız olan bir şey içelim mi bu aksam tek bir kadehten. böyle akıp gitsin damagımızdan tadını farkederken neye benzetmek istesek ki? bögürtlen mi yok cok sıradan gelir sana ama o benim en sevdigim tattır sadece benim hatrıma iç sende. bari bunun tadı damagından aksın benim için.

cok ta zor degil.haydi benim icin yapabilecek cok ta birseyinyok. yap bunu.yarım kalan bir özneyim karsında, cokta fazla özenilmedim senin icin. ''ilgini cekmek icin napabilirdim?'' demedim, gecirmedim bunu bigün olsun icimden cünkü bunu sen yaşa sen hisset istedim , ne ya bencillik mi yapsaydım ? asla !
yüzündeki her degişimin bir anlamı vardır insanın ; ya benimkiler nasıldı hic farkedildi mi tarafından ? edilsin istedim ama dillendiremedim. olabilmesi cok zor seyler istemedim belki ama istediklerim sadece benim zorlamamdan ziyade istenerek yapılsındı . -di ler ve -dı lar; sıktılar beni hakkaten. tekrarlamak cok bunaltıcı ama bunu yapmak gerek duruma göre . şarabın etkisini gösterdigi anda da olmasın bunlar ayık konusalım seninle. ben tüm sevgimi ayık kafayla dile getirdim sevgimde saftı icimde. içimde, agzımda işte ya her uzvuma kadar saftım ki belkide ondandı seni kaybedi
şim.



kadehin ilk yudumu bana içildiginde dur dedim dur ki son yudumun hesabını katma tüm bu yazılan söylenilenlere.katıksızsa eger benim algım , elimin uzandıgı dilimin vardıgı hersey; son yudumumuzu Stalin'e icelim o zaman.
Stalin'e.







not: bunu birayla yapmak caizdir :)

Perşembe, Haziran 25, 2009

YÜRÜ BE HAYAT !

ve

en güzeli hayatın biz severken akıp gitmesidir,

dur bile dinlemez.

Cuma, Haziran 05, 2009

5 haziran misafiri


ve Erdem geliyor (:

uzun zamandır misafir agırlamanın heycanını yasamak istiyordum. evet bu sonunda oluyor giderayakta olsa...heycanlıyım aslında biraz.. cünkü adamakıllı misafirim olmadı muglada 4 yıldan beri-gerci buna kaldıgım yerde etkendi-hep muglanın planını kurduk sevgiliyle, arkadasla,dostla buraya gelmelerin.
...
ne lanet bir sehir dedigim zamanlar hep muglaya denk düstü.dostların yanıbasında olmayısıda buna etkendi muhtemelen ama işte bilincaltı onu cagırmadı o an düsünmeden lanet ettim.
...
dostları agırlamak hoş olsa gerek bunu agırlanıslarımdan az cok biliyorum.
...
ve artık
kollarımı ardıma kadar actım senin icin
hoşgelirsin ey dost!

Mezuniyet Öğesi Balo'nu

ve bize
ve
bana...

ben mutluyum arkadas.icerim , güzelim, güzelleşirim :)
............

yüzümde tebessüm yaratan bi kare.
.....

karelerin altından konusmaları sevmiyorum. mutlu neşeli haller kaldı, öyle hatırlamak öyle hatırlanmak istyorum muhtemelen .