Pazartesi, Şubat 02, 2009

GÜNDEMİÇİ


Güzel Günler Göreceğiz

ışıklarla doldurmaya calısıyor ülkesini bir avuç gibi gösterilen ama hali hazırla kitleler halinde bulunan bizim insanımız. insanlar sevinçle yaşamak istiyorlar belkide gecirdikleri günlerini ve de geleceklerine bırakacak oldukları sonunu pekte umutla beklemedikleri geleceklerini..
bekleyiş icinde degil- söylüyorlar -dilleri zehri zıkkım okumuyor daha zehri zıkkım okuyan bastaki kurtarıcı görünümlülere inat.. laik bir yapıda yollarını ilerletiyorlar. bizler gidemeyiz bu ülkeden belkide bekledikleri bu iken digerlerinin ,sürülmeyecekler kürek sallamıyacaklar karanlık dehlizlerde gözleri baglanmıyacak karanlık odalarda!
büyük bi bekleyisin sonucu artık yakılmayacak okunacak kitaplarımız ve insanlarımız mutlak özgürlüge belkide bu bekleyis gibi gözüken mücadelenin sonunda kavuşacak.alkışlar yankılanacak bu sefer daragacının olmadıgı ,kederli gözlerin ıslanmadıgı bir ülkenin ateşi savrulacak. aldanmanın eşiğinde yuvarlanan bu ülkeyi anca biz toparlayabiliriz .düsünen ve eyleme gecen beyinler.

10 Şubat 2008 Pazar

fakat..




Bataklıkta derine saplanmış inatçı kemik
Kurt aç
Kemik sağlam
Gözlerinde açlığın nefesini hissedersin bakarsan
Kocaman tatsızlık , büyük bir armağan
Derin bir nefes
Ani bir yutkunma
Aç gözün doyduğu
Şanslı , tatsız diş gıcırtısı..

AYIK GERÇEKLER


KAYBINIZ (YOKSUNUZ)

UYUM SÜRECİ ZORLAŞTI
KİŞİSELLİĞİN OTURDU KARŞIMA
RUHSAL DÜNYANDA SEYAHATTEYİZ
TADİLATTA BEDENİN
FARKINDASIN..
KAPALISIN..
GEÇİCİ BİR DÖNEM.

kaba çaba


Koşulsuz kabul edilmedim
Korkuyla, güvensizlikle beslendim
Kurudu çiçek, takdirsizlik biriktirdi yapraklarında
Seviyor-sevmiyorlarla attı yapraklarını
Evresini tamamladı,
Bütünselliğini soyundu, bir salınan gövdeydi yapraklarından arınmış.
ÖZSAYGIMI KAYBETTİM
BENLİĞİMLE BOĞUŞMAKTAYIM
KIYASLANMALARDA YARGISALIM
TEPKİLERİMDE ÖLÇEKSİZ..
Organize edildim, örgütselim
Program dışı faaliyetteyim
Ardışık bir süreklilik içinde esnek bir parçayım
Tamamlayıcısı olmayan
Kaynaştırması olmayan boyutta hizmetteyim.

BAŞKASINA MEKTUP

GELECEĞE GÖNDERİLMEK İSTENMEYEN MEKTUP YAYIMLANDI

Daha bir tatmin olmuş duygularla,
Karşılık bulabilmiş coşkulu hislerle,
Ve en çokta uyumlu bir mantık ile yazmak isterdim.
Ancak bunca yıldan sonra
Çok genç bir kadının henüz,
olgunlaşmamış mantığı,
Tertemiz ve olağanüstü saf duygu ve hislerle dopdoluyum.
O yüzden belki içini titretecek
ama mutlaka komik bulacağın şeyler yazmak durumunda olabilirim.

Senden ''biraz haklı galiba''
diye düşünmeni,
''galiba bunca üzüntüyü haketmedi'' demeni bekliyorum.
Niyetim duygu sömürmek değil.
Hatta aksine gerçek duygularımın senin tarafından bilinmesi.
Hissi davranarak karmaşa yaratmak değil düşündüğüm.
Karmaşıklığın farkında olman istediğim.

Ve aslında;
bütün beklediğimde
içimi dökebilmek.
Tabi sabır gösterebilirsen.

Dedim ya tahlilinde güçlük çektiğim
bir ruh haliyle karmakarışık duygular içerisindeyim.
Bir tarafından bakınca;
kısa da olsa bence yoğun, mutluluk ve sevgi dolu günleri birlikte yaşayabilmenin kıvancını görüyorum.
Diğer taraftan baktığımda ise;
Çok uzun anlatımlarla ve tüm gerçeklerimi orta yere koymuş iken
Hiçbir şey anlatamamış yani senin tarafından anlaşılamamanın hüznünü görüyorum.

Kabaca çok iyi beraberlik olacak diyebiliyorken,
Düşününce hiçte mutluluk mesajı vermeyen bir beraberlik olacakmış diyebiliyorum.
Görüyorsun çok karışık kafam.
Aynı anda hem mutlu, hem mutsuz
nası olunuyorsa öyleyim işte!
Bir gözüm gülüyor,
bir gözüm
hıçkıra hıçkıra
ağlıyor.

Anlıyor musun diyemiyorum.
Zira ne anlaşılacağını bile bilmiyorum.
Kötü bir alışkanlık mı ne?
Hem güzel, hem zararlı.
Uzun yıllar içim sevgi doluyken
hiç kimseye vermediğim;
sevgimi vermenin
hem coşkusunu,
hem kıskançlığını, pişmanlığını
birarada yaşıyorum.
İleride anlaşılır olur mu?
Bilmem ama şimdi böyleyim işte!

Seninle karşılaştığıma, tanışıp
sana birşeyler duyabilmiş olmaya kızmıyor,
hatta seviniyorum bile.
Ancak çok çabuk kaybediyor oluşuma,
özellikle sevildiğini sanıpta
sevilememiş olmaya
çok içerliyorum.

Aslına bakarsan
sevilmeyi de,
anlaşılmayı da,
çoktan unutmuşum.
Taki seninle karşılaşana kadar,
Hiç beklemiyordum, ama;
içimi tam kurutamamışım
Bazı şeyleri öldürememişim içimde
Zaten çokça da ondan
Şaşkınım ya şimdi.

Hiçbirşeyin dosdoğru gitmediği
yaşantımda,
bazı iyi şeyler olacakmış gibi
içimin kıpırdamasında
hemen ümitlenivermek,
Belki en büyük yanlışımdı.
Belki değil gerçekten hata idi.
İnsanım.
Bu denli üzülmeyi ve yıkılmayı haketmiyorum.
Zira ümitli olmak, sevebilmek
ve nihayet başarabilmek
istiyorum.
Senden gelenleri çok büyütüp,
azken bitimsiz gibi
düşünmek
zayıflığım olabilir.

Kim ne derse desin;
sebebi ben bile olsam;
bu kötü günler,bu yılgınlık-
yorgunlukta
hakkım değil.
Kısa da olsa güzel günlerdi.
Pişman değilim.
Ve hiç unutmayacağım.
Şimdi sana bana olmadığından fazla,
herşeyin en güzel
ve en iyisini
diliyorum.

Hoşçakal...
20 Şubat 2008 Çarşamba
(ALINTIDIR)

Karmaşa hayatımızdaki renklerde bile...



Tüm beyazlığın içinde yaşanılan bir kırmızılıktı
İçimn kabardı köpürdü
Sustum
Üzdüm
Üzüldün
Haketmedin
Hakettim
Gittim
Bittin
Aradım yoktun
Artık...Arasamda...Olmu
yacaksın...
(hayat[ım] yok)

Karmaşa mıydık o kadar barizken!

Bitti mi dedimm...

Daha bende de bu kadar yokoluslar varken...

Yanılsamalar mı vardı yüzlerimizde...

Bedenlerimizdeki o yaralar neydi...

Dokunsaydım dokunsaydın acırmıydı içim için...

Gitmeli miydim artık...

Boğmalı mıydım bu sessizliğimi...

Altıma aldıgım sessizliğinle...

Kapının eşiğine düşürdüğüm gözlerimi de

Haberim mi yoktu gidişinden...

Somut bişi olsun

İstegimde hevesimde...

Uzaksın bana elim yok artık

Gittim mi o gün, gittin mi o gün

Bittik mi

Benim sesim yok

Bilirsin konusursam da duyulmaz...

Somut bişi olsun artık yaşadıklarım

Islak ,nemli,acılı,kekremsi...

Kendimizi kaybettik insanların soguk
tenlerinde,

Bilmezdik ki tenlerimiz ne acırdı nasılda yanardı,

Kurtar beni...

Kafamın içindeki belli belirsiz lanetlileri at...

Uykunda seni ısıran o böcek benim kanımda dolaşıyor...

Arınmadan... Gelme... Ölüm...

17 Ocak 2008 Perşembe




ayık gercekler

Anlamsız mıyımm..
Hayatta bi o kadar anlam yükleyememişken..
Var mıydı,paranoyalarımın arasında parcaladıgım bedenimde
O hafif yaralar..
Kıymıklarını cekme üstümden..
Acım derin derken yaram kalmadı mı benim
Hersey bitti derken ..
Bitti bile diyemezken..
Dönüp bile bakamazken..
Sen bu kadar bendeyken..
Ben senden cıkmamısken..
Ruhumu satmamısken..
Beni yüceltmemişken..
Kutsayıp güzelleştirmemişken..
Hala ben miyim bu
Tenime dokunan elin hala tenimde kaldıı..
Yoksun kii
Tenim sogudu yanlızlıgımla
Biterken..ayıldımm.. hayattayımm..

13 Mart 2008 Perşembe

garibimsi

özlemediğim bir dünyada özlemediğim insanlarda özlem duymadığım bir hayatta özlemini duymadığım duyguları tatmaktı tek istediğim....
bilmiyorum çok fazla bir beklentim olduğunu sanmıyorum hayatta sadece biraz fazla hüzünlerle bezenmiş belkide .belkide lanetli bir hayatın tükürülmüş bir kaldırımında attıgım adımlar beni bu kadar lanet kılmıştı hayata.seviyor musun gerçektende bu ket vuran hayatını....sanmıyorum sevdiğimi...
EVET ...
Bunu tüm içtenliğimle söylüyorum ki...BENİ BEN YAPAN KAHROLASI DÜNYA SENİ SEVMİYORUM BENİ DEHLİZİNDEN CEKİP ALABİLCEK MİSİN BAKALIM!!

GÖRÜCEZ.

15 Ocak 2008 Salı

HAYAT BEN...




Sahte hayatların arasında parcalandı yüregim. Ellerine dokundum insanların önce kuru , soguk ,uzak. kendi avuçlarımın içinde buldum tüm sıcaklığı yüzüme vurdum.Acıtmasını umdum hayatın benim minik ellerimi. Hayattı bu ve benimkisi ise sadece bir beklentiydi işte...
Ruhuma sindin ey hayat artık istesemde gitmezsin ki benden ben sende bu kadar varken.Beni üzmesini de güldürmesini de en çok bilen senken ,umudu da umutsuzluğu da tek sen yükleyebilirken benim sırtıma ben bunun hamallığına çoktan soyunmuşum zaten..


Eğer sahteliği yaşayacaksam,ben gözlerimi kapatmaya hazırım zaten...

13 Şubat 2008 Çarşamba

yarım şarkılar (mıncırık kagıtlardan düşler)








hep bir günün biten özleminde tükendik ya da onu yakalarken yittik icimizdeki huzursuzluğumu huzura erdirme çabasında debelendigimizi farketmeden...kafamızı kaldırıp gökyüzüne kocaman actık kollarımızı kimi gün hüzünü avuclarımız içinde gökkusagındaki parlemente bırakırken..

Biz hayatı böyle sevdik huzursuz bi demlikteki çay gibi.. :)


blues at sunrise


Beni şehirlerce sürükleyen tını..Blues.


Bir başka şehirdi adım attığımda aldığım yollar. Eğlenceli adımlar savurdum millerce öteme minik bir tebessüm götürdüm yollara benden.Birde kalbim vardı içine sıkıştırdığım melodileriyle ayağa kalkmıştı.

Yolculuğa hazır olduğumu tam olarak idrak edemeden gözlerimi o mavisine doyduğum şehirde açtım.Gözlerimi kısarak kollarımı açtım tüm maviliğe .Oysa ki maviyi pekte sevmezdi bu garip kız ama o şehirde onu da sevmişti . Derken zaman köprülerden, boğazdan, dolmuşlardan o hızını alamayan garip otobüslerden akıp geçti.

Tek bir şey üzdü onu bu garip şehir onun bir tane martıyla fotoğrafını çekememişti .Belki de aynı kareyi paylaşmayı kıskanmıştı onunla.

Bu şehrinde rengini verme zamanı gelmişti akşamın o garip turuncusu bastığında.tabi hep karası mı basacaktı bu renklerin diye düşündüm saçmaydı. İşte bak geldim diyordum kendime içim içimde kıpır kıpır ne garipti bu tını...Acaba her şeyi tınıya yüklemekte haklı mıydım? Belki de ...

Lacivert gelmişti bu şehrede...içimde mırıldanan blues tınıları ve ayaklarım ...neşeli adımlarla aldığım yollar artık ellerimi de güzel ritimlere eşlik ederken bıraktı kendini şehrin rengine.Tüm varlığımla ...BİZ GELDİK..

Ama ayrılmayı istemeyen bir bizlikle gelen bir ben ,şehrin renginin solmayacağını biliyordu. Bu bir ilkin en sonu değildi. Bileklerime bağlanan bu iki kücük tabancıklar benimle daha avuç avuç ritim uçuracaklar, bu burda böyle yarım kalamaz ki...

12 Aralık 2007 Çarşamba

Bu,Kapalısı da Açık Gözlerimin Suçu!

13 Aralık 2007 Perşembe


Bir şeyin aptalı olmak...

Bir şeyle başladım zor olmadı.Önce elime aldım karalamacasına bir resim çizer gibi tuttum rengarenk boyalarımı elimde.Kimini elime sürdüm komiklikler yaptım çevreme, kimini kağıda çizdim hırçın bir çocuk gibi biraz da şımarıktım parmaklarımı boyaya sürerken.''Bana ne yahu,ben bunu böyle istedim'' dedim ;güneşi parlatmak için laciverti seçerken.Ben böyle mutluyum;gökyüzüm yeşil, güneşim lacivert iken varsın senin yüzün de siyah olsun..

Tadı gene aynı ki...Gözlerimi kapadım da baktım suç mu?

İşte bu da benim aptallığım.

Yarım Kalmış Hikayenin Mutluluğu ..


Yarım kalan şarkıların melodilerinde tamamlamaya calıştı kızla adam birbirlerini.hikayeleride şarkılar gibiydi bir türlü sonuca ulaşmıyordu bunun yılgınlıgı vardı kızın yüzünde.Çabalamak istiyordu son kez bir şiirden kalan replik kulagında cınlayıp duruyordu ve bunu adama fısıldamak istiyordu.Öyle ki adam ondan gidecekse bunu gercekten de adama söylemeliyim düsüncesiyle gecirmişti geceyi.''Seni seviyorum n'olur gitme! '' demişti ya bir replikti kızın beyninde dönüp duran..Heran adamın kolundan cekip bunu fısıldamak istegini dindirememişti içinde.Çevresindekilerinin dediklerini kulakardı etti, o gece konustu adamla.Çaresiz degildi aksine güclüydü bi o kadar da mutlu..''İyi ki de dinlemişim kendimi'' dedi kız sözcükler akıp gitti dudaklarının arasından hicbirini tutmadı cıkarmak üzereyken.Mutluydu yüreginden kıymıkları tek tek cıkarırken ; bi o kadarda dikkatliydi kıymıklardan adamının zarar görmemesini diliyordu..O gece kızın hüznünü parlemente akıttıgı bir mutluluktu..

Bu kızın cephesinden hikayenin görünen kısmıydı ; adamınki kimbilir belkide bambaşkaydı ...

Ne mi oldu?
Yaşanılacaktı ; artık bir hikaye yazılması lazımsa ve öyle ki bi hikaye yazılacaksa da bitmiş bir şeyin üstüne yazılacaktı süreğen olanın üstüne degil.
Zamana bırakmadı ''An''a bıraktı yaşayacaklarını ; O yüzden kız hikayesini bitirmedi..

14 Mart 2008 Cuma




:))

Nereye gittiği, nereye vardığı belli olmayan...


anlayamadım bu mu olacaktı ki bizim yaşamamız gerekenler.. bir o kadar mutlulugun tadının damaklarımızda hissetmişken.. sevinçlerimiz gerginliğimiz olacagı veya hüzünlerimizin bizi boğacağı bir birliktelikolmamalıydı.. bizimkisi... ama olmamalıydı diyorum ya bakma sen bana,benim bu dediklerime oldu işte. hala çözemediğim bir ruh hali içinde iki yaprak arasına kıstırılıp kalmış bi kitap ayracı kadar kaderine bırakılmış nesneselliklerdeyim.. hayat her zaman bize beklentilerimizi karşılayacak şekilde fırsatlar sunmuyor, gerçihayat fırsat sunuyor mu bi o kadar tartışılır ya kimbilir belki de biz fırsat yaratmak içinpekte istekli değilmişiz.. bunu yazarken içimi derinden bi ürperti kapladı, aslına bakarsan nedeni garip bir şekildeyorumlamam olabilir; kendimle konuşo durdugum zamanlarda ''sen yaptın kızım yapacağını daha niye düşünüyorsun bu denli'' derken bile kendimde suç payı arayıp durmam en büyük zayıflık göstergemdi.. zaaflarım mı desem aslında bu değil bunun cevabı biliyorum; bi doymamışlıktan öteyegidecek bi sorgulama değildi bu yaptıgım benim.. inat etmeni istemiyordum dön bak bi arkana demek istiyordum sana.. konuş ,susma ,yüzüme bakmak istemiyorsan tamam bakma,tamam konuşma belkide amabirkere gülümse istiyordum..

bunlardan bitkin düşmek istiyordum...

13 Mart 2008 Perşembe

hayallerimizin rengi..



Hayal degildin belkide ama bulmusken seni ; senden neden kendimi cekerim ki bi kamplumbaganın ele alındıgında minicik kafasını kabuguna gecirmesi gibi...
Senden benim duygularımı anlamanı beklemiorum sadece yüzüne gülümsediğimde , gözlerimin içindeki o minik şeyleri görmeni istiyorum.Midyenin içindeki inci taneleri gibi ...
Bilmiyorum ne kadar anlaşılırım bu konularda! Beni anlamak ister miydin onu da bilemem ya... hep bir tarafı eksik kalacak duygulara gebe olucak sanırım içimde biriktirdiklerim...

Neden ugrasıyorum ki bu kadar elimi eline alamıycak sıcacık ısıtamıycaksan benim.. İnan bende bilmiyorum neden bu kadar içimi içine katıp içimle konuşuyorum.
Neden senden kaçmıyor ki benim içimde çarpan şu lanet kalp zımbırtısı? Halbuki eminim o da istemiyor bu denli acıyı.Biliyorum artık bogazı yara icinde, yutmakta bile zorlanıyor, benden cok içime acımalıyım degil mi ? Yorulmuş muydu hislerimle boğuşmaktan ? -bu da soru mu - diyor muhtemelen...

Hayatı isimlendiremiyorum ben kolaylıkla.Keşke senden benden ibaret diyebilseydim,mazeretim olsaydı böyle söylemlere.Yapaazdım hayata dair bu kadar çok şey yaşarken.Kız yüzünü oğlana cevirdiginde oglan ''ne oldu'' demeseydi veya bu tarz bakmasaydı kıza kız belkide derdi ki : ''Evet hayat sen ve benden ibaret...''

Şimdi ise kız kapkara gözleriyle hayatı rengarenk anlamlar katmaya devam ediyor.Her ne kadar ''hayat'' ona bu gözlerle ona bu dünyayı kapkara göstermeye çalışsada!

Hayata renk vermenin çabasında sürüklenirken hayallerimizin rengi nedir ki?


13 Ocak 2008 Pazar

bir adamın savurdugu maskesi.



bir pazar sabahıydı . geç uyanmışlıgın verdiği bir gariplikle dinlenmiş bir hikayeden çıkıldı yola.

kız dinledi adamı , adam maskelerini anlattı kıza. adam benimsemişti maskelerini...onları anlattı ama bu muydu hayat ? bu mu olmalıydı peki? sordu bunları bir bir kız kendine. adamsa umutsuzlukları yüklemişti sırtına. ''halbuki gerek var mıydı bu kadar zorlanmaya'' diye düsündü kız. izlerini gördü her bir kelimenin altında yazılanların,
o da gitmişti bu garip yoldan...elini gezdirdi üstünden gectigi topragın, kokusu aynıydı yaşanılan hüznün.. kız sormustu kendine'' ne yapıyorsun bak bu da senden bir parcanı kopardı ve gitti! güvenebilir misin artık ? senden almış götürmüş sordular mu sana tüm bu bencillikleri yaparken bu sevdiğin(!) -içinin çarpıntısı olan- insanlar..''diye. o gün bugündür kız demez olmuş benimsin diye ,sadece benim için önemlisin diyebilmiş. çünkü benimsin demenin artık benimsemek oldugunu ögrenmiş, o sadece önemsemiş bundan böyle. ama adam hala bu noktada nokta koymayı becerememiş kıza göre.kız ruhuna giden yolun ışıklarını yakmayı becermiş ama adam bu konuda ışıgın yönünü tesbit edememiş kıza göre.

adam puslu havaları severdi belli.bazen bi perdenin arkasında dalardı düşlerine bazen de maskeler icat ederdi kendine binbir kabuslar içinden bakmak için hayatına.. değer miydi hayata maskeler ardından bakmaya , yitirilmiş umutlarından ardından hesaplar yapmak gibi birşeydi bu ... hergün bir önceki maskenin verdiği ruhuna sinen kalıntıları silmek kolay mıydı? bir deniz akıp gidiyordu ötesinde adamın ama o hala maskelerine şekiller vermeye ,anlamlar yüklemeye kalkıyordu.'' bu benim yapabileceğim tek şey'' diyordu belkide kendince ama bilmiyordu ki hayat o saniyede eline belki bir daha sunamayacağı umutlar, mutluluklar sunacaktı adama..kız bir pencereden izliyordu adamı korkularını elinin tersiyle itmenin gücüyle , aşklarını , sevinçlerini ,hüzünlerini dahi maskesiz önüne sermişti avuçlarında toplamıştı herbirini. karşılaştığı hayatlara sunuyordu bunları bir pamuk şekeralan miniğin tebessümünü annesine sunduğu huzurla.

ve kız biliyordu ki elbette adam maskesini atıp hayatı kucaklıyacaktı hemde en kocamanından büyük bir tebessümle...belkide o zaman elinde pamuk şekerini tutan minik bile kıskanacaktı hayata sunulan bu tatlı tebessümü. ve hayat ayrıntıların mutsuzlugunu degil bu sefer ayrıntıların mutluluğundaki tadı verecekti adama ...

elmalı cherry oldu

devam ediyorum. garibim ben ya belki de bu yüzden herşey garibimsi geliyor bu aralar. gerci o zaman da garipliğimin arada bir olaması gerekiyor(?) her neyse...


elma yesem iyi olucak : )

cherry blossom girl dinledim alakam yok kendimle

bazı şeyler.. sorunları gercekten de örttügümüzü mü düsünürüz acaba icimiz rahat eder gibi mi hissederiz gercekten? onları bıraktıgımızda , ne biliyim işte bi kenara terketsende aynı şey , itekleyip atsanda.. o yüzden nitelendirmek istemiyorum cok fazla, anlatmak istedigim şeyi.


hissedemiyorum ama..
söyle bana icimdeki gercekleri hangi çöp bidonunun icine bosaltayım. icimin dolu oldugunu salak gibi kendimi oraya ordan attıgımı düsünme de şimdi.. ama bu bir filiz bence yalancı bahara acılan bir filiz. yalan dallı , kiraz gibi meyveleri. neden mi kiraz gibi öyle cekiyor işte onlarda gercegi.insanları kendine ceker ya kiraz -kücük cocuklar bile kulaklarına küpe diye oynar onlarla herkese göre ayrı bi cekiciligi simgeler diye düsündüm bazen kirazlar icin- evet gercegi demiştim. ne kadar sacmaladın dedirtti belki de ama yalanlarda hayatımızın bir gercegi olup cıktı cünkü. söyle hadi hayır gökce haksızdın de bakalım. sanmıyorum ya gercekten ben ruhsuz degilim henüz sadece insanlara öyle göstermeye calısıyorum daha fazla üzülmemek adına.