Pazartesi, Şubat 02, 2009

bir adamın savurdugu maskesi.



bir pazar sabahıydı . geç uyanmışlıgın verdiği bir gariplikle dinlenmiş bir hikayeden çıkıldı yola.

kız dinledi adamı , adam maskelerini anlattı kıza. adam benimsemişti maskelerini...onları anlattı ama bu muydu hayat ? bu mu olmalıydı peki? sordu bunları bir bir kız kendine. adamsa umutsuzlukları yüklemişti sırtına. ''halbuki gerek var mıydı bu kadar zorlanmaya'' diye düsündü kız. izlerini gördü her bir kelimenin altında yazılanların,
o da gitmişti bu garip yoldan...elini gezdirdi üstünden gectigi topragın, kokusu aynıydı yaşanılan hüznün.. kız sormustu kendine'' ne yapıyorsun bak bu da senden bir parcanı kopardı ve gitti! güvenebilir misin artık ? senden almış götürmüş sordular mu sana tüm bu bencillikleri yaparken bu sevdiğin(!) -içinin çarpıntısı olan- insanlar..''diye. o gün bugündür kız demez olmuş benimsin diye ,sadece benim için önemlisin diyebilmiş. çünkü benimsin demenin artık benimsemek oldugunu ögrenmiş, o sadece önemsemiş bundan böyle. ama adam hala bu noktada nokta koymayı becerememiş kıza göre.kız ruhuna giden yolun ışıklarını yakmayı becermiş ama adam bu konuda ışıgın yönünü tesbit edememiş kıza göre.

adam puslu havaları severdi belli.bazen bi perdenin arkasında dalardı düşlerine bazen de maskeler icat ederdi kendine binbir kabuslar içinden bakmak için hayatına.. değer miydi hayata maskeler ardından bakmaya , yitirilmiş umutlarından ardından hesaplar yapmak gibi birşeydi bu ... hergün bir önceki maskenin verdiği ruhuna sinen kalıntıları silmek kolay mıydı? bir deniz akıp gidiyordu ötesinde adamın ama o hala maskelerine şekiller vermeye ,anlamlar yüklemeye kalkıyordu.'' bu benim yapabileceğim tek şey'' diyordu belkide kendince ama bilmiyordu ki hayat o saniyede eline belki bir daha sunamayacağı umutlar, mutluluklar sunacaktı adama..kız bir pencereden izliyordu adamı korkularını elinin tersiyle itmenin gücüyle , aşklarını , sevinçlerini ,hüzünlerini dahi maskesiz önüne sermişti avuçlarında toplamıştı herbirini. karşılaştığı hayatlara sunuyordu bunları bir pamuk şekeralan miniğin tebessümünü annesine sunduğu huzurla.

ve kız biliyordu ki elbette adam maskesini atıp hayatı kucaklıyacaktı hemde en kocamanından büyük bir tebessümle...belkide o zaman elinde pamuk şekerini tutan minik bile kıskanacaktı hayata sunulan bu tatlı tebessümü. ve hayat ayrıntıların mutsuzlugunu degil bu sefer ayrıntıların mutluluğundaki tadı verecekti adama ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder